Kobani eylemleri nedeniyle 25 Eylül’de başlatılan operasyon tutuklanan ve Kars Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Ayhan Bilgen , HDP’nin seçime girme ve mali yardım almasını engelleyecek yeni yasal düzenlemenin zemininin oluşturulduğunu savundu.

Gözaltındayken, belediye başkanlığından istifa kararını açıklayan ve yeni başkanın belediye meclisi seçilmesini öneren Bilgen, partisine daha önce bu defalarca talepte görüşünü, ‘Kars modelini’ yönetime taşımayı amaçladığını ancak HDP yönetiminin irade ortaya koymadığı olunduğunu vurguladı.

6-8 Ekim Kobani eylemleri nedeniyle başlatılan ilk soruşturma kapsamında 31 Ocak 2017’de tutuklanan ancak Anayasa Mahkemesi’nin “hak ihlali” kararı üzerine tahliye edilen Ayhan Bilgen, 2 Ekim’de aynı dosyadan yeniden tutuklandı.

Tamamlandıktan sonra hemen sonra görevinden uzaklaştırılması ve yerine kayyum atanması ile HDP, 31 Mart 2019 seçimlerinde son il belediyesini de kaybetti.

Ayhan Bilgen ise gözaltındayken, “Keyfi gözaltılarla değiştirmek iradesi ile oynanmasına izin vermem. Girmek üzere, serbest bırak, gözaltı sürem bitene kadar kayyum atanmamış, belediye başkanlığı görevimden istifa edeceğim” seçim seçenekleri, HDP için de sürpriz olmuştu.

Bilgen’in bu süreçte dikkat çeken diğer çıkışını ise 12 Ekim’de sosyal medya hesabından yaptı ve “HDP tersine Türkiyelileşme yaşıyor” başlığıyla partisine yönelik eleştiriler yöneltti.

Ayhan Bilgen, HDP’nin aday belirleme süreçlerine yönelik eleştirilerde bulunmuştu.

Parti içi demokrasi konusunda handikapları olduğunu belirten Bilgen, eleştirisinin devamında, “Kamuoyundaki yaygın kanaatin yaygın HDP’nin genişleme grupları Kandil, kendi başlarına yönetiliş biçiminden kaynaklanmaktadır. neden, hangi dayatmalarla müdahale ettiğine bakılırsa tam da benim ‘tersine Türkiyelileşme’ diye tarif ettiğim kişisel hesaplarla bir siyasi mücadeleyi kontrol altında tutma eğiliminden kaynaklandığını görmek “değerlendirmesini dile getirdi.

Bölümün yollarını ayırıp ayırmayacağı merak edilen Ayhan Bilgen, tutuklu bulunduğu Sincan Cezaevi’nden, BBC Türkçe’nin sorduğu yazar.

Parti yöneticileriniz, milletvekilleriniz ve sizi sormak için 6-8 Ekim Kobani eylemleri dosyasıyla ikinci kez tutuklandınız. Son operasyonu nasıl değerlendiriyorsunuz, nasıl sonuç doğurabilir?

6-8 Ekim Kobani eylemleri ile ilgili etkin bir soruşturmanın yapılması, özellikle kaybedilenlerle ilgili, balistik inceleyerek suçluların cezalandırılması, hem adaletin gereği, hem de bir dönemin aydınlatılması önemli ve gereklidir. Ancak bu sürecin hukuk boyutundan çok siyasi boyutunun bir çıktığı çok açık. HDP’ye yönelik kapatma değil, ama muhtemelen seçime girme ve mali yardım almayı engelleyecek yeni yasal düzenlemeler için zemin oluşturulduğu kanaatindeyim. Bu dosyadan yargılanan eş başkanlar Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağile ilgili karara gitme usul eksikliklerini azaltmak için de MYK üyelerini kullanarak dahil ederek “pozisyon olma” pozisyonunu öne çıkarma eğilimi gözükmektedir. Ben süreci “derenin taşı ile derenin kuşunu vurma” olarak değerlendiriyorum. Demokratik mücadele zeminlerine olan inanca darbe vuruluyor.

Halk Medyası / Politika